
30 Kasım 2007 Cuma
SERİ KATİLLER-JEFFREY DAHMER(4)

23 Kasım 2007 Cuma
SERİ KATİLER-ALBERT FİSH(3)
Hamilton Fish, Hannibal Lector, Albert FishAlbert Fish Early 1900's
isteyip istemediğini sordu. Bir büyükbaba gibi görünen bu ihtiyar adamın bir canavar olduğunu bilmelerine hiç bir imkan olmayan Bay ve Bayan Budd daveti kabul ettiler.En güzel kıyafetlerini giyen güven dolu küçük kız, Fish ile birlikte yola koyuldu. Fish, onu New York City’nin kuzey banliyölerinden birinde, yakınlarında hiçbir bina olmayan terk edilmiş bir eve götürdü. Burada onu boğdu, vücudunu parçalara ayırdı ve parçaların bir bölümünü kaldığı pansiyona getirdi. Burada kızın "etini" havucu, soğanı ve jambon dilimleriyle tam bir yamyam yahnisi şeklinde pişirdi. Bundan sonraki 9 günü odasından çıkmadan bu iğrenç yemeği yiyip devamlı mastürbasyon yaparak geçirdi.Sonraki 6 yıl botunca Fish serbest dolaştı, ancak Grace Budd olayını kendi kişisel haçlı seferine dönüştüren William King ismindeki bir New York City dedektifi onu inatla arıyordu. Buna rağmen Fish kaçmayı başarabilirdi; tabii kendi içindeki şeytanlarla başa çıkabilseydi. 1934’te Bayan Budd’a bugüne dek yazılmış en hastalıklı mektuplardan biri olan bir mektup göndermeye kendini mecbur hisseti. Sonuçta King, Fish’i mektup kağıdındaki antetten bulup yakalayabildi.
Savunma makamı tarafından Fish i muayene etmesi için çağırılan New Yorklu ünlü psikiyatr Dr. Fraderic Wertham, ihtiyar adamın "bilinen her türlü cinsel sapkınlığa" sahip olmasının yanında, bugüne değin kimsenin duymadığı anormallikler taşıdığını belirtmiştir (acayip zevklerinin arasında idrar yoluna gül sapı sokmak da vardı). Hapishanede çekilen leğen bölgesi röntgeninde, mesanesinin etrafındaki alana sokulmuş 29 iğne bulunmuştu.21 Kasım 2007 Çarşamba
SERİ KATİLLER-KARINDEŞEN JACK (2)

Chapman in kafasi neredeyse vücudundan kopmustu, katil tüm buyun adalelerini kesmisti ve neredeyse omuriligini de koparmisti. Ayrica iç organlari da karnindan disari çikarilmisti.Katilin gerek kimligi asla bilinemeyecekti. Ancak birkaç hafta sonra Metropoliten Polisi kiskirtici bir mektup aldi. Mektup suçlu oldugunu söyleyen sahis tarafindan yazilmis ve takma isimle imzalanmisti. Bu isin halk tarafindan benimsendi. Bu andan itibaren çilgin Whitechapel Kasabi, bu korkunç isimle aranacakti: Karindesen Jack.Polisin Karindesen in mektubunu almasindan iki gün sonra katil, Elizabeth Stride adinda Isveçli bir hayat kadinin bogazini kesti. Kurban üzerinde diger korkunç seyleri yapamadan, yaklasan bir arabanin sesiyle isini yarim birakmak zorunda kaldi. Oradan hizla kaçan Karindesen, Cathrine Eddowes adinda, kaldirimda sarhos bulundugu için karakola götürülerek ayilana kadar orada tutulan ve henüz saliverilmis olan 43 yasindaki bir hayat kadinina rastladi. Onu issiz bir meydana götürdü ve orada bogazini kesti. Ardindan seytani bir öfkeye kapilarak kadinin yüzünü tamamen parçaladi, vücudunu kuyruk sokumundan gögüs kafesine kadar kesti, bagirsaklarini disari çikartti ve sol böbregini alarak uzaklasti.
Bogaz bir biçakla kesilmis, kafa vücuttan neredeyse ayrilmisti. Karin kismen parçalanarak açilmis ve her iki gögüs de kesilmis. Burun kesilmis, alnindaki deri yüzülmüs ve uyluklardan ayaklara kadar etler kemikten siyrilmis. Bagirsaklar ve vücudun diger parçalari yoktu, ancak karaciger vs. bu zavalli kurbanin ayaklari arasina yerlestirilisti. Bacaklardan çikarilan etleri gögüsler ve burun katil tarafindan masanin üstüne konmus ve kadinin ellerinden biri midesinin içine sokulmus.”Karindesen Jack in son kurbani Mary Kelly’nin nasil bulundugunu anlatan 1888 tarihli bir gazeteden20 Kasım 2007 Salı
SERİ KATİLLER-ED GAİN (1)

Wisconsin de Gein hemen yerel kültürün bir parçası haline geldi. Tutuklanmasından birkaç hafta sonra “Gein fıkraları” diye adlandırılan ölümle ilgili şakalar eyalet çapında moda oldu. Aralık 1957 de hem Life hem de Time dergileri onun “dehşet evi” hakkında makaleler yayınlayınca tüm ülke Gein hakkında her şeyi öğrenmiş oldu.Bir akıl hastanesinde 10 yıl yatmasının ardından Gein in duruşmaya çıkabileceğine karar verildi. Suçlu bulundu, ancak akli yetersizliğine kanaat getirildiğinden hayatının geri kalanını geçirmek üzere tekrar akıl hastanesine yatırıldı ve 1984’te kanserden öldü.Evinde bulunan insan parçalarını mezarlıktan çaldığını söylemiştir ve açılan mezarlarda gerçekten de Ed Gein'in evinde bulunan parçaların eksik olduğu fark edilmiştir, abisi Henry Gein'i de öldürdüğü iddia edilir. Teoriye göre annesiyle olan sağlıksız ilişkisi yüzünden endişe duyan Henry, Ed'e annesini kötülemiştir. Annesinin kötülenmesini kabul edemeyen Ed, çiftliklerinin yakınındaki bir yangını söndürmeye çalışırken abisini başına sert bir şeyle vurarak öldürmüştür. Ed'in iddiasına göre yangını söndürmeye çalışırken ayrılmışlar, ama sonra abisinden haber alamamıştır. Abisini aramaya gelen polislerle dolaşırken Ed, doğrudan abisinin olduğu yere gitmiştir. Abisi yanmamıştır, hatta yangından bir kaç metre uzakta, kafasında çürüklerle yatmaktadır. Ama bu elbette kanıtlanamamıştır. Annesi hakkında bilinenler zaten alkolik ve zayıf olan kocasını ve çocuklarını kolayca etki altına alan, din saplantısı olan bir kadın olduğudur, ailesini finansal olarak destekleyen kadın, onları şehrin günah dolu yaşamından uzaklaştırmak amacıyla bir çiftlik evi almış ve burada çocuklarını diğer insanlardan uzak tutarak büyütmüştür Ed hapisteyken evi yakılmıştır, arabası açık artırmada 780 dolara satılmış ve fuarlarda halka ücret karşılığı gösterilmiştir. Kurbanlarının derilerini üzerine giyip ay ışığında dans ettiğinden söz edilir.Ed Gein için açılmış bir çok Fun Club bulunmaktadır. Kadınların kendisine ateşli aşk mektupları yazması, sosyolojik araştırmalara neden olmuştur. 18 Kasım 2007 Pazar
BUDA


16 Kasım 2007 Cuma
Lefter Küçükandonyadis


6 Kasım 2007 Salı
Columbia Uzay Faciası-2003

5 Kasım 2007 Pazartesi
Karikatür Tarihi
Karikatür tarihi Paleolitik Çağ’a kadar götürülebilir. Ancak bugünkü anlamıyla ortaya çıkan karikatürlerin başlangıcını 17. yüzyıl olarak ifade etmek olasıdır. Önceleri sadece kişilerin portreleriyle ilgilenirken daha sonra olayları, sosyal konuları ele almış ve bu gelişmeler sırasında çizgi anlayışı ve teknik açısından da değişimler göstermiştir. Baskı makinasının gelişimine parelel olarak karikatür daha da yaygınlaşmıştır. Karikatür gazetelerle, dergilerle, sergilerle hedef kitlesine ulaşmaya çalışırken, daha sonra TV ye girmiş, bilgisayara girmiş internet ağı ile yepyeni bir iletişim olanağına kavuşmuştur.“Karikatür; insanların, varlıkların, olayların hatta duygu ve düşüncelerin doğala ters düşen, olağanla çelişen, gülünç yanlarını yakalayıp bunları kimi zaman da yazıyla desteklenmiş abartılı çizimlerle bir gülmece anlatımına dönüştürme sanatıdır.”
Tüm bu gelişmelerle karikatür ne yapmak istiyor? Elbette basının birincil işlevi olan “haber vermek” anlamında karikatür de haber vermek istiyor. Bu haber verme karikatürün kendi kurgusu, kendi anlayışı çerçevesinde ve kendi üslubu ile oluşturuluyor. Siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, sanatsal, felsefi, edebi ve psikolojik aktüaliteyle ilgilenen karikatür bunu okuyucuya iletiyorsa kuşkusuz bu bir haberdir.
Karikatür; sosyal bir gösterge, bir yansıtıcıdır. Psikoloji ile yakından ilgilidir. Bir kişiliğin, bir sosyal sınıfın, bir rolün belirgin çizgilerini açığa çıkarmak hem karikatürcünün, hem psikologun görevidir. Öyleyse karikatür sanatı ile psikoloji bilimi arasında önemli bir bağ vardır.
Giderek bu işin uzmanı sanatcılar yetişmiş, hatta yalnız bu tür çizimlere dayanan gülmece gazete ve dergileri yayımlanmıştır. Türkiye’de Karikatür: Karikatür Türkiye'de batı etkisi altında gelişmiş sanatlar arasındadır. Ama bize özgü sanatlar arasında karikatürün özelliklerini taşıyan yaratı alanları da bulunmaktadır. Sözgelimi, minyatürde çizimin önemli bir yeri vardır. Bazı minyatürlerde oldukça abartılmış figürlere rastlanır. Karagöz oyununda kullanılan figürler de fazlasıyla kendine özgü, abartılmış çizgilerle gülünç tipler çizerler. Karikatürün en önemli öğesi olan gülmece ise cok eskiçağlardan beri Anadolu insanının kullandığı bir dişavurum biçimidir. Hitit kabartmaları incelendiğinde, işlevi eğlencelerde insanları güldürmek olduğu anlaşılan kişileri canlandıran kabartmalara rastlanır. Nasreddin Hoca ve Bektaşi fikaraları ise daha yakın çağlardan örneklerdir. Ortaoyunu gibi gösteri sanatları özgün ve abartılı tiplerle gülmeceyi kullanan anlatım araclarıdır.
Bu dönemin karikatürünün en belirgin özelliği çizimdeki değişmedir. Bir önceki dönemin sonlarına doğru başlayan çizimlerdeki yalınlaşma süreci bu dönemde de sürmüştür. Çizimlerde artik en ince ayrıntılardan vazgeçilmiştir. Karikatürün gündelik olması bu ayrıntı düzeyinde çalışmayı olanaksız kılmaktaydı. Dönemin bir başka çizim özelliği de insanların dışındaki varlık ve olguların da karikatür kalıpları içinde çizilmeye başlanmasıdır. Çizim düzeyindeki üçüncü gelişme ise bazısı batıdan alınmış simgelerin ve kalıpların kullanılmasıdır. Örneğin şaşıran birinin şapkası uçar, birinin başının üstünde uçuşan yıldızlar onun canının yanmış olduğunu anlatır. Yazı bu dönemde de gülmeceyi iletmede enn önemli öğe olmayı sürdürmüştür. Karikatürler resimlendirilmiş birer fıkra gibidirler. Bir önceki döneme göre bu alanda da bir yalınlaşma gözlenmektedir. Artık olayın hangi ortamda geçtiği, konuşmaların kimler arasında olduğu gibi, çizimin açık seçik gösterdiği şeyler yazıyla açıklanmaz olmuştur.Dönemin önde gelen öteki adları arasında Münif Fehim Özarman, Ramiz Gökçe, Ratip Tahir Burak, Kozma Togo, Salih Erimez, Orhan Ural, Necmi Rıza Ayça bulunmaktadır. Bu sanatçılardan birçoğu sonraki dönemlerde de karikatürcülüğü sürdürmüştür. Çağdaş Karikatür Dönemi : Türk karikatürünün üçüncü dönemi 1950'de başlar. II. Dünya Savaşı'nın bitmesinden sonra Türkiye'nin dış dünyaya açılmasına, siyasal ve ekonomik alanda liberalleşmesine paralel olarak basın-yayın yaşamında gözlenen canlanma ve çeşitlenme karikatüre de yansımış, Türk karikatürü yenilenip çağdaşlaşmaya başlamış, çalışmalarını uluslararası düzeyde kabul ettiren sanatçılar yetişmiştir.
sanatçılarının yapıtlarını yayımlıyor, genç sanatçıların çalışmalarına fazla şans tanımıyordu. Duraklamaya neden olan etkenlerden biri karikatürün giderek soyut bir grafik sanat düzeyine gelmesi, anlatımını karmaşık simgeler ve çizim teknikleriyle iletir olmasıdır. Karikatür çizgiyle gülmece yapma sanatıdır düşüncesi yerini, karikatür güldürmez düşundürür düşüncesine bıraktı, gülmecesi sınırlı bu yaklaşım da geniş izleyici kitlesi tarafından benimsenmedi. Konu ya da anlatım yolu bulamayan karikatürcüler güncel olayları resimlemekten ileri geçemeyen yapıtlar üretir oldular.4 Kasım 2007 Pazar
Mahmud Ahmedinecad

Islam Cumhuriyeti nin 6. Cumhurbaskanidir. 28 Ekim, 1956 da Kuzey Iran da, Tahran vilayetine dogudan komsu olan Semnan vilayetinin sehirlerinden Germsar kenti yakinindaki Aradan köyünde bir nalbantin oglu olarak dünyaya gelmistir. 24 Haziran 2005 Iran cumhurbaskanligi seçimlerinin ikinci turunda seçilmis, 3 Agustos 2005de ardarda 8 yillik cumhurbaskanligi süresini doldurdugu için makamindan çekilen Muhammed Hatemi nin yerine Cumhurbaskanligina baslamistir.Cumhurbaskanligi seçilmeden önceki dönemde, (3 Mayis 2003 ile 28 Haziran 2005 arasinda) Tahran belediye baskanligi yapmistir.
Meslegi insaat mühendisligidir. Tahran Belediye Baskanligindan önce Iran Bilim ve Teknoloji Ünversitesinde ögretim üyeligi yapmaktaydi. Tahsilini de bu üniversitede yapmistir. Profesör ünvani bulunmaktadir.Siyasi güç zeminini Iran insaat sektörünün lobi kurulusu olan Islami Iran Insaatçilar Ittifakindan (Abadgaran) aldigi kabul edilmektedir.
Abadgaran, Iran cumhurbaskanligi seçimlerinin ilk turunda iki aday arasinda (Ahmedinecad ve Muhammed Bager Galibaf) bölünmüs, ikinci turda Ahmedinecadin arkasinda toplanmistir. Böylece, 1000 kadar adayin Iran Anayasa Muhafizlari Konseyi tarafindan elenmesinden sonra ilk tura katilabilen 7 aday arasinda en fazla oyu almis bulunan (Ahmedinecad ilk turda % 19.48 oraninda oy almisti) eski (Hatemiden önceki) cumhurbaskani Akbar Hasimi Rafsancani ye karsi ikinci turda teke tek yarisarak oylarin % 61.69unu elde etmistir. Muhalifleri seçime hile karistigi ithamlarini dile getirmislerdir. Ikinci tura Iranli seçmenlerin % 59u katilmistir.Hakkindaki genel yargi Islamci ve popülist görüsleri savunan bir dini muhafazakar oldugu yönündedir.

Sade yasanti tarzinin, iyi egitim mazisi ile dürüst politikalari kaynastirdigi imajinin ve popülist görüslerinin Iran toplumunun fakir tabakalari nezdinde popülerlik kazanmasina yol açtigi belirtilmektedir. Yapilabilir ve yapabiliriz (1605;1740;8204;1588;1608;1583; 1608;
1605;1740;8204;1578;1608;1575;1606;1740;1605;) slogani etrafinda olusturulmus Cumhurbaskanligi programinin belirsizlikler içerdigi görüsleri ortaya atilmistir. Hedeflerinden biri Iranin petrol gelirlerinin fakir halka yansitilmasidir.Dis politika açisindan, A.B.D. ile iliskilerde hiçbir açilim gösterilmememesi gerektigini net bir sekilde savunmustur. Birlesmis Milletler e defalarca suçlamalarda bulunmus, Iranin nükleer programini sürdürmesi gerektigini açik bir dille ifade etmistir.
Devamli surette mukabeleci bir tarzi ve söylemi vardir. Bir basin mensubunun siyasi tutuklularin saliverilmesinden bahsi üzerine Hangi siyasi tutuklular? Amerikadakiler mi? diye sormus, bilinen diger bazi ülkeler nükleer programlar gelistirirken Iranin neden gelistiremeyecegini (ülkesinin uluslararasi sistemin hayli disinda olduguna ve kaygi uyandirdigina deginmeksizin) sorgulamis, Birlesmis Milletlerin 5 daimi üyesinin bazi ayricaliklari olduguna göre Islam dünyasinin ayni ayricaliklari neden alamayacagini dile getirmis, son olarak da Yahudi Soykirimindan neden Filistinlilerin etkilendigi konusunu ortaya atmistir.
Cumhurbaskanligina seçildikten sonra bunu yeni bir Islam devrimi (veya, bulundugumuz Hicri Takvim yilindan hareketle, 1384 Islam Devrimi olarak nitelemis, bu devrimin yakinda bütün dünyaya erisecegi müjdesini vermistir. Ilk etapta bölge ülkeleri arasinda (vizelerin kaldirilmasi yoluyla) seyahat hürriyetini ve baglarin kuvvetlendirilmesini savunmaktadir. Israile iliskin açiklamalari ise, haritadan silme zihniyetindedir ve uluslararasi camianin tepkisi çekmistir.Siyasi kariyerinin baslangicindan beri militan ortamlarda yer almistir. 1979 Iran Islam Devrimi süreci içinde üniversitesinin ögrenci temsilcilerinden biriydi ve bu sifatla Ayetullah Humeyni ile birkaç kez görüsmüs, A.B.D. Tahran Büyükelçiliginin basilmasi ve elçilik mensuplarinin rehin alinmasiyla baslayan Iran Rehineler Krizinde ya sahsen yer almis, ya da yakin çevresinde bulunmustur.Bir iddiaya göre o dönemde Sovyetler Birligi Büyükelçiliginin basilmasi önerisini ortaya atmistir.Rehineler Krizine dogrudan katildigina iliskin iddialar, Cumhurbaskani seçilmesinin hemen ardindan, Avusturyada Kürt muhalifleri öldürttügü iddialari ve Tahran Evin hapishanesinde siyasi suçlularin idam edildigi haberleri ile eszamanli olarak dünya basininda yer almistir. Ahmedinecad ve destekçileri bu suçlamalari reddetmisler, A.B.D. Baskani George W. Bush Temmuz 2005de Ahmedinecadin Rehineler Krizine katilimina iliskin iddialarin ciddi oldugunu ve sorusturulacagini belirtmis ise de, henüz bir sorusturma baslatilmamistir. Iddialar dünya basinina kriz döneminin Amerikali rehinlerinden 5i tarafindan yapilan açiklamalar ve teshisler sonrasinda yansimistir. Açiklamalarda bulunanlardan biri CIA mensubudur, Farsça bilen bir digeri de emekli kara albaydir. Bu eski rehineler Ahmedinecadi sert ve gaddar bir sorusturmaci olarak tanimlamaktadirlar. Teshis yapmalari istenen diger eski rehineler emin olamadiklarini belirtmislerdir.
Iran-Irak Savasi öncesinde Iran Devrim Muhafizlarina (Pasdaran) katilmistir. Savas esnasinda Kerkükte gizli operasyonlar yürüttügü bilinmektedir. Iran Devrim Muhafizlari 6. Ordusu basmühendisligi yapmis, savastan sonra Maku ve Hoy vilayetleri vali yardimciligi ve valiligine atanmistir. 1993-1997 arasinda Erdebil vilayetinin valiligini yürütmüstür. Ancak seçmenlerin % 12sinin katiliminin muhafazakar adaylarin önünü açtigi 2003 Tahran Belediye Baskanligi seçimleri sonrasinda baskentin belediye baskanligini elde etmesine degin Iran siyasi panoramasinda taninan bir kisi degildi. Belediye baskanligi esnasinda önceki baskanlarca açilmis kültür merkezlerine dini vurguyu ciddi bir oranda yerlestirmesi, belediye binalarinda kadinlar ve erkekler için ayri asansörler kullanimi zorunlulugunu getirmesiyle dikkati çekmistir. Tahran meydanlarinda Iran-Irak Savasinda ölenlerin anisinin en canli bir sekilde (bazi meydanlar açik mezarliklara dönüstürülerek) yasatilmasini önermistir.
Fakir kesime gida yardimi programlari da icraatlarini tamamlayan bir unsur olmustur. Belediye baskanligi ile beraber baskentin en öndegelen gazetesi Hemserinin yöneticiligini ele geçirmis, gazeteyi siyasi programinin odak noktalarindan biri haline getirmistir. Gazete kadrosundan Iran basin dünyasinin yükselen yildizlarindan kadin gazeteci Nafize Kuhnavardi, Hatemiye rejimin kirmizi çizgileri ve illegal istihbarat örgütleri hakkinda uygunsuz buldugu bir soru sordugu için, Türkiye ve Azerbaycan için casusluk yaptigi gerekçesiyle kovmasi gündemi mesgul etmistir. Ancak bizzat Hatemi ile de aralarinda tartismalar cereyan etmistir.Ilk icraatlarindan biri yeni evli çiftlere is ve konut edinebilmeleri için Iran petrol gelirlerinden ayrilan 1.3 milyar Dolarlik bir fonun yürürlüge konulmasi olmustur (Imam Riza Ask Fonu).
kaynak:www.biyografi.tv
Muhammed Musaddık

İranlı bir devlet görevlisinin oğluydu.İsviçre'de Lozan Üniversitesi'nde hukuk doktorasını tamamladı.1914'te İran'a döndükten sonra Fars iline vali olarak atandı.Rıza Han'ın (sonradan Rıza Şah Pehlevi) 1921'de düzenlediği darbeyle yönetimde güçlü bir konuma gelmesinden sonra, önce maliye bakanlığı, ardından da kısa süreyle dışişleri bakanlığı görevinde bulundu.1923'te Ulusal Danışma Meclisi'ne seçildi.Rıza Han'ın 1925'te kendisini şah ilan etmesine karşı çıkması bütün görevlerinden uzaklaştırılmasına neden oldu.
Rıza Şah'ın 1941'de oğlu Muhammed Rıza Pehlevi lehine tahttan çekilmek zorunda kalmasının ardından, siyasi yaşama dönerek yeniden meclise seçildi (1944).Sovyetler Birliği'ne İran'ın kuzeyinde petrol çıkarma ve arama hakkı tanınmasına karşı başarılı bir muhalefet hareketi yürüttü.Ardından İngilizlere ait Anglo-Iranian Oil Company Ltd.'nin İran'daki tesislerinin millileştirilmesi çağrısında bulunarak, milliyetçi çevrelerde büyük saygınlık kazandı.Musaddık'ın hazırladığı İran petrollerinin millileştirilmesini öngören yasa tasarısı 1951'de meclisten geçti ve şah, meclisin bu kararıyla daha da güçlenen Musaddık'ı başbakanlığa getirmek zorunda kaldı.
Musaddık'la ciddi bir iktidar mücadelesi içine giren şah, Ağustos 1953'te başbakanı görevden alma girişiminde bulundu.Ama Musaddık yanlılarının başlattığı kitlesel sokak gösterileri karşısında İran'dan kaçmak zorunda kaldı.Musaddık'ın muhalifleri olaydan birkaç gün sonra ABD'nin desteğiyle bir darbe düzenleyerek Musaddık'ı yönetimden uzaklaştırdılar ve şahın ülkeye dönmesini sağladılar.Vatan ihanet suçundan üç yıl hapse mahkum edilen Musaddık, hayatının geri kalan bölümünü ev hapsinde geçirdi.İran'daki petrol tesisleri ise İran hükümetinin denetiminde kaldı.1 Kasım 2007 Perşembe
William Shakespeare

İşleriyle ilgili olarak ara sıra Londra’ya gitse de yaşamının son dönemini Stratford’da geçiren Shakespeare 23 Nisan 1616’da ölür.

Ana madde: Bir Yaz Gecesi Rüyası (oyun)
Bir büyü ve yanlışlıklar komedisidir.Atina yakınlarındaki bir koruda yollarını şaşıran dört sevgili, Periler Kralı Oberon ile kavgacı hizmetkârı Puck'ın büyüsüne kapılırlar. Kentten bir grup işçi de, gözden uzak bir yerde oyunlarını prova etmek için koruya gelir. Onlar da perilere katılırlar ve ortaya bir sürü karışıklık ve komik durum çıkar. Sonunda her şey düzelirse de, en komik sahne işçilerin Dük Theseus'un düğün şöleninde oyunlarını oynadıkları sahnedir.
Onikinci Gece
Ana madde: Onikinci Gece (oyun)
Yine bir yanlışlıklar komedisidir. Kadın kahraman Viola ve onun ıkız kardesının gemisi yabancı bir ülkenin açıklarında batar. Erkek kılığına giren ve "Cesario" adını alan Viola, ülkenin yöneticisi Dük Orsinonun hizmetine girer.Bu arada kaybolan erkek kardeste yardım sever denızcıyle kardesını aramaktadır. Erkek kılığındayken Dük'e aşık olur. Orsino'nun aşık olduğu zengin Kontes Olivia da "Cesario"ya tutulunca durum karışır. Gene en komik sahneler, neşeli Sir Tobby Belch ve arkadaşlarının Olivia'nın kendini beğenmiş ve süslü uşağı Malvolio'yu kandırmak için oyun oynadıkları sahne ve herkesın erkek sandıgı vıolanın aslında kadın oldugu ve bırde erkek ıkız kardesının oldugunun anlasıldıgı sahnelerde yasanır.
Venedik Taciri
Ana madde: Venedik Taciri
Venedik Taciri bir komedi olmakla birlikte ciddi bölümler de içerir. Oyundaki kötü adam Yahudi tefeci Shylock'tur. Borç aldığı parayı ödeyemeyen tüccar Antonio'dan, kendi vücudundan kesilecek yarım kilogram et ister. Shylock'un açgözlülükle bıçağını bilediği gerilimli bir duruşmadan sonra Antonio kendisini savunan genç bir avukatın zekâsı sayesinde kurtulur.
Romeo and Juliet
Shakespeare'in tüm oyunları arasında en çok sahnelenenlerden biridir. İtalya'nın Verona kentinde yaşayan birbirlerine düşman ailelerin çocukları olan Romeo ile Juliet'in, aileleri arasındaki nefret yüzünden son bulan aşkları anlatılır.
Hamlet
Ana madde: Hamlet (oyun)
Hamlet'te, babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılarak öç almaya karar verirse de, bunu bir türlü gerçekleştiremez. Oyun, yalnızca amcası Claudius'un değil, kraliçe ve Hamlet'in de öldükleri bir sahneyle biter.
Kral Lear
Antonius ve Kleopatra
Ana madde: Antonius ve Kleopatra (oyun)
Tutkulu bir aşkı ve tarihsel olayları veren bu tragedyanın tarihi mi aşkı mı birinci plana aldığı hep tartışılır. Mısır'la özdeşleşen Kleopatra'nın Antonius tutkusu, Roma imparatorluğu içindeki karışıklıklar, Antonius'un Kleopatra'dan hem uzaklaşmak istemesi (belki de bunun için Sezar'ın kız kardeşiyle evlenmesi) hem de her seferinde ona koşması, iki yetişkin insanın birbirlerini vazgeçilmez kılıp aşkı acılarıyla, saplantılarıyla yaşamaları. Antonius ve Kleopatra aşkın başyapıtlarından. tania
Othello
Othello Venedik'te yaşayan Mağripli zeki bir askerdir. Mağripli, Desdemona adında, olağanüstü bir güzelliğe sahip olan bir kadınla evlenir. Oyun, Othello'nun Kıbrıs'a, Osmanlı ile yapılacak olan şavaşta görev almaya gitmesiyle şekillenmeye başlar. Othello'nun, emir eri olan Iago adındaki hırslı ve mevki düşkünü asker tarafından kandırılmasıyla karısı Desdemona'yı boğarak öldürmesi ve ardından Iago'nun tüm sinsi planlarının ortaya çıkmasıyla sonuçlanır.
Titus Andronicus Romalı komutan Titus ve ona düşman olan kraliçe arasında geçen trajediyi anlatır. Kraliçenin yaptığı kötülüklere karşı Titus'un sabrı ve intikam aşkı etkileyicidir.
Tarihsel Oyunlar
"Mutlu Son"la Biten Oyunlar
Shakespeare yaşamının sonlarına doğru kötülük ve acıyı içerdikleri için tam olarak birer komedi sayılmayan, ama ölümle değil de bağışlama ve mutlu sonla bittikleri için trajedi de sayılmayan birkaç oyun yazdı. Bu oyunlardan biri olan Kış Masalı'nda, Leontes adlı bir kral hiçbir neden yokken karısı Hermione'yi kıskanır, karısıyla tüm ilişkisini keser ve bebek yaşındaki Perdita adlı kızının yabani hayvanlara yem olsun diye ıssız bir yere bırakılmasını emreder. Perditayı bir çoban kurtarır ve büyütür. Sonunda kız, babasına geri döner. Kralın uzun yıllar boyunca pişmanlıkla andığı ve öldü diye yas tuttuğu Hermione de geri döner, böylece sonunda geçmişin hataları bağışlanır.
Eserlerinin bir çoğu Türkçe’ye çevrilerek, ülkemizde de sergilenmiş, bazıları da sinema filmi olarak çekilmiştir.
